Flört ve İffet Üzerine Söyleşi

Konuşmaya evlenme süreçlerini kıyaslayarak başlayalım. Geleneksel yani görücü usulü ve flört şeklinde iki yönelimden bahsedersek nasıl bir karşılaştırma yaparsınız?

Bir kere bugün neredeyse geleneksel usulde evlilik kalmadı. Fakat bugün evlilikler düne göre daha huzursuz. Flörtü bir evlilik öncesi tanıma dönemi olarak görmek mümkün değil. Çünkü çok uzun süre flört edildikten sonra yapılan evlilikler, görücü usulü yapılan evliliklere nisbeten daha çabuk bozuluyor. Genelde evlilik öncesi ilişkide tam olarak dile gelmeyen, vaz edilmemiş kurallar vardır. Aslında her türlü ilişkide sözleşmeye dâhil olmayan ve açıkça ifade edilmeyen boşluklar, ilişki bozulduğunda çok büyük uçurumlara sebebiyet verebiliyor. İlişkinin bütün yönlerini, hiçbir tarafı kapalı kalmayacak şekilde açığa kavuşturmalı insan. Evvela tam olarak muhtevayı belirlemek gerek. Nedir flört? Bu ilişki tarzında taraflar birbirleriyle nasıl ilişki içinde olabilecekler? Bugün bir realite var; evlilik öncesi ilişkide taraflar neredeyse karı kocadan farksız durumda. Evli çiftlerin yaşadığı her türlü duygusal ve cinsel yakınlık, bugün evlilik öncesi ilişkilerde yaşanıyor. Fakat evliliğin getirdiği sorumluluklar üstlenilmiyor.

Konunun geleneksel evlilik kısmı nasıl dönüştü o halde? Gelenekselden moderne karı koca arasındaki uyumun değişmesini soruyorum.

Bunun cevabı tahmin edilebilir. Bireysellik arttıkça geleneksel evlilik tarzları artık yetersiz kaldı. Modern öncesi toplumda adayların birbirlerini görmemesine rağmen evliliklerde hiçbir problem olmamasının asıl nedeni, hem zihniyette hem de yaşam tarzında ciddi bir farklılık olmamasıdır. Teknolojinin hayata hâkim olmasıyla birlikte aynı toplumda yaşamak, hatta aynı evde bulunmak bile aynı zihniyet ve hayat felsefesine sahip olmayı gerektirmiyor artık. Çünkü önce televizyon ve ardından internetle insanlar bambaşka şahıs ve toplumlarla direk alaka kurabiliyor. Ruhen ve zihnen, içinde yaşamış olduğu hayatla taban tabana zıt bir hayatı yaşayabiliyor. Dolayısıyla uyuşmazlık ve boşanmalardaki bu denli artış, başkalarının hayatına bu kadar kolay vakıf olmaktan ve sosyal medya üzerinden hep başkalarının özendiriliyor olmasından kaynaklanıyor. İnternet artık toplumsal katmanlar arasındaki farkı ortadan kaldırdı. İnsan toplumsal konumu gereği yaşaması imkânsız olan rengârenk hayatı artık bütün ayrıntılarıyla müşahede ediyor. Doğal olarak bu kimi kişilerde büyük bunalımlara sebebiyet veriyor. İnsana sunulan o tozpembe hayat en iyi yanlarıyla ortaya seriliyor. Oysa magazin aracılığıyla figüre edilen kişilerin de gerçek hayatları sosyal medyada yansıttıkları gibi değil. Ünlü bir şahsı bir dakikalık video üzerinden değerlendirmek ve kendi hayatına kıyas ederek büyük bunalımlar yaşamak, olmadık arayışlara girerek huzursuz olmak, modern insanın bugünkü hali pürmelalidir.

Eyvallah. Buradan flörtün insanın varoluşuyla ve psikolojik yapısıyla ilişkisine geçelim dilerseniz. Bu yolla insan gerçekten tatmin oluyor mu?

Şurası bir gerçek: İnsan ekmeğe ve suya, yani bedensel gereksinimlere ihtiyaç duyduğu gibi sevgi ve saygıya, hem cinsleri tarafından itibar görmeye de ihtiyaç duyar. İnsan sosyal bir varlık. Fert olarak insan bebeklik ve çocukluk dönemini atlatsa da cins olarak, ontolojik varlığı hala bebeklik dönemindedir. Dünyaya neden geldiğini, yaşam denilen şeyin bir ırmak gibi nereye aktığı ve onu nereye götürdüğünü ve nerede son bulacağını anlama çabası, bir çocuğun karanlıktan ve yalnızlıktan korkması gibi onu sığınmaya ve dayanışmaya zorlar. Nasıl bir çocuk anneden bağımsız, kendi başına hayat süremezse, insan da bu uçsuz bucaksız dünya çölünde yalnız yapamaz. Flört bu açıdan yalnızlığı giderme çabasıdır. Flört bir arayıştır, bir sığınma ve korunma arayışıdır. Hem kendi içinde var olan hem de yaşamış olduğu hayattaki belirsizliği ve kaosu bir nebze yok edebilme girişimidir.

Sorunun tatmin kısmına gelirsek, hangi sosyal sınıfa, ideolojiye, din ve dünya görüşüne mensup olursa olsun, hemen herkeste mide ve uçkur tatmin arayışı vardır evet. Birçok hayatın buna adandığı bile söylenebilir. Sayısız evlilik kıyımına sebep olmuş en belirgin şey, şehvetin dibinden kaynayan gizli arzulardır. Genelde bu arzuları da insandaki merak ve keşfetme duygusu besliyor. Evli bir insanın flört arayışına (tabi eşiyle cinsel bir problemi yoksa) merak ve keşfetme arzusudur diyebiliriz. Bununla birlikte insanı bilgiye, tabiata ve teknolojiye yönlendiren ve bu alanlarda derinleşerek keşifler yapmasını sağlayan duygu da yine merak duygusudur. O yüzden insanın hiçbir özelliği gereksiz değildir. Zaaflarımız meziyetlerimizin yan tesiridir. Vücutta kalp de var bağırsak da. En iyi villada en güzel odalar da var tuvalet de. Fakat vücut bağırsak, ev tuvalet merkezli olamaz.

Peki, insanın sevgi ve saygı ihtiyacı nasıl etki ediyor flört eğilimine? Malum, bunlar en az biyolojik ihtiyaçlar kadar hayatın devamı için gerekli.

Tek kelimeyle kişi bunların açığını aşk partneriyle kapamaya çalışıyor. İnsan yetiştiği ve karakterinin şekillendiği dönemde kişilik mayası yeterli seviyede sevgi ile yoğrulmamışsa ve kendi müstakil benliğini hissetmeye başladığında saygı görmemişse, bu eksikliği “sevgili”de aramaya başlar. Hatta çoğu zaman sevilmek ve ilgi görmek için sever. Sırf sevilmek için sevmek zorunda olduğunun farkında bile değildir. Bilinç dışı dürtüler onu flörte zorlar. Bu yolla ruhsal ihtiyacını gidermeye çalışır. Genelde flörte götüren süreçte bahsettiğimiz bu ihtiyacı giderme güdüsü ölçülü bir biçimde kendini gösterir. İnsan çoğu zaman bilinç dışı bu itkinin farkında değildir. Burada duygu kontrolü devreye girer. İnsan duygularını kontrol edemezse, duygular insanı kontrol eder. Tehlikeli olan, zararlı gördüğümüz yanlarımızın bizi kontrol etmesidir. Flört tuzlu su gibidir, içtikçe susatır. Bu arayış hiçbir zaman mutlulukla sonuçlanmayacaktır. Derler ki ceylanın seke seke koşmasının, oraya buraya atlayarak hızlı hareketler ve ani dönüşlerle sağa sola seğirtmesinin hikmeti, yaşamı boyunca burnuna gelen o enfes misk kokusunu arayıştır. Hâlbuki kokunun kaynağı ceylanın göbeği. Fakat o bunun farkında değil. Bütün hayat boyu onu arayarak yaşar ve bulamadan ölür.

Buraya kadarki tespitlerinizden flörtün bir kaçış olduğu sonucunu çıkarabilir miyiz? Evli kişiler mesela nasıl bir ruh haliyle bu duruma sürükleniyor?

Doğru ifade ettiniz. Flört kesinlikle bir kaçıştır. Ruhun açlıktan kıvranmasının çektiği ızdırabı dindirmenin en ilkel yoludur. Genelde insan mükemmellik hissettiği kimseye âşık olur, yani kendinde olmayan özelliklere sahip olduğunu hissettiği kişilere meyleder. Kadının erkeğe, erkeğin kadına meyli en temelde budur. İnsan aslında Allah’ı arar. Bu yüzden Kuran “Allah’a kaçın” der (Zâriyât, 50). Okyanustan karaya sıçramış bir balığın kıvranması ve suyu araması gibi insan özündeki ilahi, esrarlı noktayı arar durur. O ilahi nokta kişinin kendisindedir. “Kendini bilen Rabbini bilir” sözünün hikmeti budur. Tüm tutum ve davranışlarında, söz, eylem ve düşüncelerinde, arzu ve emellerinde aslında etkin olan kendisi değildir. Hep başkasının rolünü oynar, başkası adına yapar. Kendiyle yüzleşemez, çünkü henüz ortada bir “kendi” yoktur. Bu bakımdan flört de bir kendini arama durumudur. İnsanın kendi olması yaratılışının amacıdır. İnsan flörtle varlığının anlamını daha geniş ve aşkın bir anlam içinde bulma özlemini gidermeye çalışır.

Evli bir insan için ise flört gerçeklerden kaçıştır. Çünkü gerçek olan sınırlı insanın en büyük mücadelesi gerçeğe karşıdır. Yalana olan tutkunluk derecesinde meylin de sebebi bu. Gerçek sınırlı. Hâlbuki insanın muhayyilesi, genel olarak bütün ruhsal donanımı sınırsız ve sonsuz. Aradığı ruh huzurunu, iç dinginliği ve tatmini asla flörtte bulamayacak. İşin şehvet kısmının etkili olduğunu inkâr etmiyorum tabi. Çünkü bugün cinsel uyarıcı faktör düne göre daha fazla. İstanbul gibi bir şehirde, bir erkeğin 18 dakikada bir cinsel uyarıya maruz kaldığı söyleniyor. Bu rakam New York gibi şehirlerde 7 dakikaya kadar düşmüş durumda. Fakat flört sadece libidodan ibaret değil. Kösnül duyguların yönlendirmesinden öte ruhsal bir gıda arayışı. İçinde yaşadığımız çağ korkunç derecede tatminsizliğin hâkim olduğu bir çağ. Artık hiçbir şey tatmin etmiyor. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki bu çağın her insanı şemsiyesi altına alan tek bir izmi varsa o da hedonizmdir.

Toplumsal nedenler kısmında buraya tekrar döneceğiz hocam. Lakin taraflar üzerinden biraz konuşacak olursak, genç kız ve erkeklerin flörtü algılayış farklılıkları nelerdir sizce?

Kız için flört, varoş bir mahallede kendini güvende hissetmek için olmazsa olmaz bir sığınak. Erkek flörte bir anlamda eğlence ve cinsel tatmin aracı olarak bakarken, kız bunu bir sığınma, getto içinde güvenli bir liman olarak görüyor. Bir kız böylelikle sözlü ya da fiziksel tacizden korunmuş oluyor. Bunun en önemli kanıtı, kızların semt ortamında en ağır abi, sözü geçen, yaşıtlarına yaptırımı olan delikanlıları tercih etmesi; genç erkeklerin ise daha çok dış çekiciliği göz önünde bulundurmasıdır. Çoğu kız söz konusu sığınma ihtiyacı pahasına, cinsel arzunun iradesiz mahkûmu olmayı kabul ediyor. Ölmektense tecavüze razı olmak yani. Bir kadını tecavüze razı etmek, tecavüz etmekten daha beter bir durumdur. Bugün sosyal baskı ortamının dayatması sonucu, birinin narsistik arzularına hizmet etmek ve şehvani dürtülerini tatmin etmek zorunda kalan binlerce kız var. Bunlar adli vakaya dönüşmediği için maalesef bilinmiyor. Elbette flört çiftlerinin birbirlerine (genelde erkeğin kadına) uyguladığı şiddet sadece fiili ve fiziki olmakla sınırlı kalmıyor. Psikolojik baskı, duygusal, sözel, hatta ekonomik şiddet türleri de gözlemleniyor ve şiddetin bu türleri fiziksel şiddetten çok daha fazla tahribat bırakıyor geride. Fakat flört şiddetine maruz kalmış birçok mağdurun bütün yaşadıkları acıya rağmen yeniden flört etmeye meyilli görünmesinin temel sebebi, bunun sosyal bir zorunluluk oluşu, yani az önceki tecavüze razı olma halidir.

Diğer açıdan bir genç kız için flört, baba rolünün eksikliğinden kaynaklı bir sığınma aracıdır. Flörtle baba eksikliğini gidermeye çalışır. Bundan dolayı her türlü toplumsal virüsü insan taşır topluma ve bu virüsü aileden getirir. Bu problemin önüne geçmenin en önemli yolu, çok sağlam bir aile, ikinci olarak da insana huzur verecek, hayatın her alanında varlığını hissettirecek dini yaşantıdır. Bir baba özellikle kız çocuğunu sevgiden mahrum bırakmamalı. Bir insanın sevgisiz büyümesi, engelli büyümesinden daha talihsiz bir durum. İnsanın sevgi ihtiyacı göz, kulak, el ve ayak ihtiyacından daha fazladır. Hemen her toplumsal problemin kaynağında aile vardır zaten. Sadece çocuk doğurmuş olmak bir kadını anne yapmaz. Anne süt emzirdiği gibi sevgi de emzirmeli. Zira özellikle erkeklerdeki flört düşkünlüğünün bir sebebi, anne sevgisinden mahrum kalan erkek çocuğun annesine yönelik gizli düşmanlığının intikamını diğer kadınlardan almaya çalışmasıdır.

Ama sanki tüm bunlara flörtün istismara açık boyutu da çanak tutabiliyor? Bu ucu açıklığı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bahsettiğiniz ucu açıklık kısaca belirsizlik ve bilinmezliktir. Misal üzerinden gidelim: Belki defalarca tecavüzle suçlanmış kişilerin mahkemeler tarafından serbest bırakılması haberlerine şahit olmuşsunuzdur. İlk bakışta nasıl olur böyle bir şey, diyor insan. Fakat işi detaylıca inceleyince, meselenin aslı ortaya çıkıyor. Yargıç duygusal davranamaz, delillere bakar ve ona göre hüküm verir. Tecavüzle suçlanan (çoğunlukla 18-25 yaş arası) şahıs, olay mahalline mağdurun davetiyle gitmiş ve olay öncesi yazışmalarda cinsel içerikli mesajlara yer verilmiştir. Bizzat böyle bir maksatla davet yapıldığı çok bellidir. Asıl mesele şu: Kız erkeği evine veya yalnız kalacakları bir yere davet ediyor. Cinsel anlamda bir yakınlaşmaya da müsaade ediyor. Ancak kaba cinsellik olarak tabir edilen kısma izin vermiyor.

İşte burada yukarda anlatmaya çalıştığımız müşkil meydana çıkıyor. Bu ilişkinin yasaları ve yasakları nedir? Daha geniş anlamda dış sınırları, tarafların birbirleri üzerindeki hakları nelerdir? Tüm bunlar muğlak. Bu alan belirsiz olunca ilişki bozulduğunda açıkça bir tarafın diğerine yaptığı zulüm ve haksızlık net şekilde ortaya koyulup suçluyu cezalandıramıyorsunuz. Hatta suçlayamıyorsunuz bile. Bundan dolayı flört diye tabir edilen ilişki biçiminin en bariz problemi belirsizliktir ve bilinmezliktir. Aslında her türlü sosyal ilişkinin meşru olması şu üç durumdan halî olmasına bağlı: Belirsizlik, bilinmezlik ve ihanet. Flörtte hem bir belirsizlik hem de bir bilinmezlik var. Bir kere evlilik öncesi ilişkinin gizli olması, kişinin karakter yapısını tahrip eder ve kişiyi her türlü gizli ilişkiye aşina kılar.

Üstadım, genelde flörtü eleştirenler sonuçları konuşuyor. Bir de bunlara götüren toplumsal sebepler var.

Maalesef sonuçları konuşmayı çok seviyoruz evet. Hâlbuki sebepler değişmeden sonuçlar değişmez. Bugün genç çiftler neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyor? Bir kere şunu kabul etmek gerek ki kişinin karşı cinse olan ihtiyaç ve temayülü cibillîdir, yok edilemez. Din, kültür ve gelenek bu ilişkiyi belli bir kalıba sokarak sınırlar çizmişse, bu durum erkek ve kadın ilişkisini yok saydıklarından değil, bir düzen kazandırmak içindir. Fakat bugün kadın erkek arasındaki meşru ilişki olan evliliğin zorlaştırılması, hatta artık toplumun büyük bir çoğunluğu için imkânsız hale gelmesi, gayri meşru/resmi yollara tevessülü artırmıştır. Bir beldede resmi ticaret odasına kayıtlı ticari taksi bulunmazsa ya da ticari taksi ücretleri fahiş miktar olursa, orada kayıt dışı taşımacılık kaçınılmaz olur. Artık o beldede bir ihtiyaç olan korsan taksinin önüne geçilemez.

Mekân faktörüne gelelim istiyorum. İnsan düşüncesini baskılayıcı etkisi açısından çevresel koşulları nasıl yorumlarsınız?

Sorduğunuz şey öyle büyük bir tabu ki asla konuşmanıza, tartışmaya açmanıza bile müsaade edilmez. Bugün şehir hayatındaki cinsel uyarıcı faktörlerin ve insan üzerinde oluşturduğu etkenlerin, insanı meşru sınırların dışına zorlaması da acı bir gerçek. Maalesef bugün şahıslar gibi çevre, sokak, cadde ve sosyal mekânlar da Müslüman değil. Diğer yandan her türlü sapkın cinsel tercihin çok rahat biçimde seslendirilmesine rağmen, egemen anlayışa aykırı en ufak bir görüş ve düşünceye tahammül edilmiyor. Düşünün artık cinsiyet, cinsel tercihten ayrı bir şey olarak kabul ediliyor. Cinsiyet cinsel tercihi belirlemiyor. Bir kişi çok rahat biçimde kimliklerde madem cinsiyet yazıyor, cinsel tercih de yazılmalıdır, şeklinde talepte bulunabiliyor.

Son olarak flörtün hâkimiyet kurma güdüsüyle münasebetini sormuş olayım. Katılır mısınız bu yaklaşımıma?

Bir eklemeyle katılırım. İnsanın hâkimiyet güdüsü tüketim kültüründen bağımsız değildir. Tüketimin en acımasız vuku bulduğu yer flört hadisesidir. İnsan her şeyi tükettiği gibi bizzat insanı da tüketebilir. Tüketme ahlakı nesneler arasında ayrım yapmaz. Muhatabı bir insan gibi değil de bir nesne gibi görme ve bir eşyaya sahip olma anlayışı içerisinde flört yapma isteği, en fazla karşılaşılan husus. Temellük ve tahakküm duygusunu tatmin için flört ediyor insan ve farkında bile olmadan bu duygunun esiri oluyor. Bir ayakkabıya ihtiyaç duymak, nasıl onu almaktan daha geri planda, silik bir anlam ifade ediyorsa, aynı şekilde insanı da aynı mantıkla tüketir. Flörtte genelde bir tüketme güdüsün insan üzerindeki hâkimiyeti vardır. Her tüketilen şey, tüketildiği andan itibaren tüketiciyi tatmin edemediği için tüketici yeni bir tüketim arayışına girecek ve bu kısır döngü sürekli devam edecektir. Flört için yeni arayışların, hep elinde olmayana meyletmenin, sürekli ötekini arzulamanın psikolojik sebebi budur. İnsan yaratılıştan zorbadır, acı çektirmeyi sever. Çok derinde maksadı acı çektirmek değil, bir eser bırakmaktır. İnsan fani de olsa içinde bitmek tükenmek bilmeyen bir beka arzusu taşır. Beka arzusu kendisini eser bırakmaya zorlar. Acı çektirmek de bir çeşit eser bırakmaktır. Haz duymaktan çok farklı değildir aslında. Bir karınca üzerinde bile olsa insan hâkimiyet duygusunu tatmak ister. Çünkü ancak o zaman kendi varlığını hisseder.