Kategori: 5 Soru

Allah hakkı olarak adlandırılan dinin emir ve yasaklarında ilk bakışta direk olarak insana zarar vermeyen, lakin dinin yasak kıldığı ve hukûkullah altında mütalaa edilen hususların da en temelde toplumsal hayatı ve insanı korumak, onun onur ve haysiyetini muhafaza etmek için vaz edilmiş emir ve yasaklar olduğunu görebiliriz.

Araplar binicisine zorluk çıkarmadan çöküp kalktığı için uysal deveye “baîr muabbad” derler. Bu yönüyle dinde ibadet, Allah’a boyun eğmek, şekli belli kalıbı, maruf bir takım uygulamaları yerine getirmek demektir.

Beden insanın zindanıdır. İnsan ancak kalp ve ruhun hayat derecesine yükseldiğinde hilkatinin gayesini yerine getirmiş olur. Mevlana’nın tabiriyle, “hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumundan şüphe edip duruyorsun?” Bunun için insanın hayatı dünyadan ibaret sayılamaz.

Şehir iki ana bloktan oluşuyordu. Şehrin yüzde altmışını Araplar, yüzde kırkını Yahudiler oluşturuyordu. Rakamla ifade etmek gerekirse, altı bin Arap, dört bin Yahudi vardı Yesrib’te.

Siyer kaynaklarından öğrendiğimiz bilgilerden hareketle, Efendimizin (sav) doğduğu çevrenin büyük çoğunluğunun putperest olduğunu, nadir de olsa haniflere rastlandığını biliyoruz. Putperestlerin ekserisi Allah’a inanıyorlardı; fakat bu inanç yozlaşmış, tahrif edilmiş ve onları kötülükten alıkoymayan bir yapıya sahipti.

Evet, maalesef bugün İslam’ın inanç ve hukukî yanı kadar, hatta onda biri kadar sevgi ve muhabbet nazara verilmiyor. Belki millet ve ümmet olarak içinde bulunduğumuz sıkıntılı durumun sebebi bu.

Din insanlara yardım etmeyi teşvik ederken, yardım almaya nasıl bakıyor acaba? Temelde şunu bilmek lazım: İnsanlardan istemek, çok zor durumda kalmadıkça yerilen bir davranıştır.

Müslümanın Ramazan hazırlığı, üç ayların girmesiyle başlar. Recep ve Şaban aylarını ne kadar verimli geçirebilirsek Ramazan’ın yoğun atmosferine o kadar kolay uyum sağlarız.

x Siyer aracılığıyla Kur’ân’ın hedeflediği Müslüman fert ve toplumun inşa sürecini yakından takip edebiliriz. Böylelikle inen ilk surelerdeki nübüvvet, rubûbiyet ve ulûhiyet esaslarından sonra Medine dönemi ayetleriyle sosyal hayatın tanzimini adım adım izleyebiliyoruz.

Az önceki cevabın girizgâhı bunu yanıtlıyor aslında. Arap dili çalışmaları Irak’ta, sonradan Araplaşanlar arasında doğup gelişti.

Evet, icmanın sözlük anlamı bir şeye karar vermek ve ittifak oluşturmak demek. İlk anlamı “فَأَجْمِعُوا أَمْرَكُمْ” “Hadi ne yapacağınızı kararlaştırın.” (Yunus, 71) ayetinde görüyoruz.